
Arbitraj Fiyatlama Teorisi (APT), geleneksel varlık fiyatlama yaklaşımlarını, varlık getirilerini açıklamak için birden fazla makroekonomik faktörü dikkate alarak kökten değiştirir. Tek faktörlü modellere kıyasla, APT piyasa dinamiklerini anlamak için çok daha kapsamlı bir yapı sunar. Bu çok faktörlü yöntemle, yatırımcılar aynı anda farklı ekonomik etkileri değerlendirebilir ve varlık performansına dair daha ayrıntılı bir bakış elde eder.
APT ile tek faktörlü modellerin farkını göstermek için aşağıdaki tabloya bakabilirsiniz:
| Özellik | APT | Tek Faktörlü Model (ör. CAPM) |
|---|---|---|
| Faktörler | Birden fazla (ör. faiz oranları, enflasyon, GSYİH) | Tek (piyasa riski) |
| Esneklik | Yüksek (değişen ekonomik şartlara uyumlu) | Kısıtlı |
| Karmaşıklık | Daha yüksek (daha fazla veri ve analiz gerektirir) | Daha düşük |
| Risk Değerlendirmesi | Daha kapsamlı | Basitleştirilmiş |
APT’nin çok faktörlü yaklaşımı, finans dünyasında giderek daha fazla kabul görmektedir; birçok yatırım şirketi portföy yönetimi ve risk analizi için bu modeli tercih etmektedir. Örneğin, Chen, Roll ve Ross’un (1986) bulgularına göre, sanayi üretimi, risk primi değişimleri ve getiri eğrisindeki kaymalar gibi çeşitli makroekonomik faktörler varlık getirileri üzerinde anlamlı etkiye sahiptir. Bu çalışma, APT’nin piyasalardaki karmaşıklığı yakalama konusundaki başarısını ampirik olarak göstermiştir.
Federal Reserve’in para politikası kararları ile enflasyon verileri, özellikle Bitcoin başta olmak üzere kripto para fiyatlarını kayda değer biçimde etkiler. 2020 ile 2025 arasında, Fed’in açıklamaları, enflasyondaki gelişmeler ve kripto piyasasındaki dalgalanmalar arasında güçlü bir ilişki ortaya çıkmıştır. Fed faiz indirimleri uygulamış ve niceliksel sıkılaştırmayı azalttıkça, Bitcoin’in fiyatı da piyasa beklentileriyle birlikte artarak 2025’te 126.000 dolara ulaşmıştır.
| Yıl | Bitcoin Fiyatı | Fed Politikası | Enflasyon Oranı |
|---|---|---|---|
| 2020 | $29.000 | Faiz indirimleri | %1,4 |
| 2025 | $126.000 | Faiz indirimleri | %2,9 |
TÜFE ve PCE gibi enflasyon göstergeleri, kripto piyasasında oynaklığa yol açmıştır. Örneğin, Ağustos 2025’te %2,7’lik PCE açıklanması 300 milyar dolarlık kripto satış dalgasını tetiklerken, Şubat’ta %2,8’lik TÜFE düşüşü faiz indirimi beklentileriyle Bitcoin’in %2 yükselmesine neden olmuştur. Bu dalgalanmalar, kripto fiyatlarının ekonomik göstergelere ve para politikası hamlelerine ne kadar duyarlı olduğunu ortaya koyar.
Bu durum, Aptos (APT) gibi diğer kripto paralara da yansımaktadır. Ekim 2025 itibarıyla, Aptos’un 24 saatteki fiyat değişimi %-13,43 seviyesine gerilemiş ve makroekonomik gelişmelere piyasanın verdiği tepkiyi göstermiştir. Bu veriler, geleneksel finans göstergeleriyle kripto ekosistemi arasındaki güçlü bağı ortaya koyarken, yatırımcıların kripto piyasasında strateji oluştururken Fed politikalarını ve enflasyon eğilimlerini yakından takip etmesinin önemini vurgular.
Geleneksel finansal piyasalar ile kripto paralar arasındaki bağlantı giderek güçlenmiş, oynaklık sıklıkla varlık sınıfları arasında taşınmıştır. Özellikle COVID-19 pandemisi sırasında, küresel piyasa çalkantılarının kripto para değerlemeleri üzerindeki etkisi bariz şekilde görülmüştür. Araştırmalar, en büyük piyasa değerine sahip kripto para olan Bitcoin’in, yüksek oynaklık dönemlerinde geleneksel piyasalarla daha güçlü korelasyona sahip olduğunu göstermektedir. Bu ilişkiyi aşağıdaki tabloda görebilirsiniz:
| Varlık | 2025 Yılbaşından Bugüne Getiri | 2025 Yılbaşından Bugüne Oynaklık |
|---|---|---|
| Bitcoin | -%69,67 | %48,67 |
| S&P 500 | -%13,43 | %28,00 |
Veriler, Bitcoin’in getirilerinin çok daha negatif ve oynaklığının geleneksel hisse senetlerinden belirgin biçimde yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durum, piyasa baskısı arttığında kripto paraların, geleneksel piyasalardaki oynaklığı artırabileceğini düşündürüyor. Ayrıca, çalışmalar Ripple’ın kripto ekosisteminde şokların başlıca ileticisi olduğunu tespit etmiş, bazı dijital varlıkların oynaklığın yayılmasında daha önemli bir rol oynayabildiğini göstermiştir. Kripto piyasası olgunlaştıkça, bu iletim kanallarını anlamak; yatırımcılar ve düzenleyiciler açısından riskin yönetilmesi ve finansal istikrarın sağlanması için kritik önem taşır.











