Amerika'dan büyük bir haber geldi — eğer gümrük davasını kaybederlerse, Hazine'nin 30 trilyon dolardan fazla bir miktarı geri ödemesi gerekebilir.

Bu rakam ne anlama geliyor? Hazine'nin son acil rezervlerini doğrudan boşaltmakla eşdeğer. Olayın tarafı bile daha fazla dayanamadı ve bu durumun "ulusal güvenlik seviyesinde" bir probleme dönüşebileceğini açıkça söyledi.

Çevirisi şöyle: Para gerçekten yetmiyor, biraz daha sorun çıkarsa bütçe sistemi tamamen sorgulanır hale gelecek.

Bu dalga saldırısı ne getirecek? Bütçe açığının genişlemesi kaçınılmaz, devlet tahvili getirilerinin büyük ihtimalle yukarı doğru gitmesi gerekiyor, doların kredi temeli piyasa tarafından yeniden gözden geçirilecek. Küresel sermayenin şu anda en çok endişelendiği konu: Elindeki dolar varlıkları hala sağlam mı kalacak.

Bunu basit bir dille ifade etmek gerekirse, basılan su sızmaya başladı.

O para nereye gidiyor? Kesinlikle şu anda yatay seyreden Amerikan borsa değil, faiz oranları tarafından baskılanan tahviller de değil, daha da önemlisi alım gücünün azaldığı dolarda kalamaz.

Sermayenin içgüdüsü güvenli bir yer bulmaktır. En güvenli olan nedir? Altın ve Bitcoin.

Bu bir abartı değil, yön tahmini de değil, bu sistematik bir varlık yeniden yapılandırma mantığının devreye girmesidir.

Piyasanın artık net bir şekilde görmesi gereken, Amerika'nın sorun yaşayacak mı yaşayamayacak mı olduğu değil, ne zaman "güçlü dolar" politikasının sürdürülemeyeceğini kabul edecekleri. O gün gerçekten geldiğinde, Bitcoin ve altın fiyatlarındaki değişim basit bir artış veya azalış değil, değer sisteminin yeniden tanımlanması olacaktır.

Dünya giderek daha belirsiz hale geliyor. Ancak tek kesin olan, varlık dağılımı mantığının "sonsuzca basılabilir" olmaktan "basılamaz" hale geçiş yaptığıdır.

Altın, son birkaç bin yılın ortak görüşünü temsil ederken, Bitcoin, önümüzdeki birkaç on yılın olasılığını temsil ediyor. Şu anki zaman dilimi, her iki tarafın geçiş dönemi için tam bir pencere.