Herkes dışarıdan bakınca kripto para dünyasının bir servet cenneti olduğunu düşünüyor, ama biz eski oyuncular çok iyi biliyoruz ki burası aslında bir savaş alanı. Geçen yılki LUNA "gece yarısı çöküşü" sırasında, grup içindeki karmaşayı hâlâ gözlerimi kapatıp hatırlayabiliyorum. Gün boyunca fiyat 80 dolar civarında stabil duruyordu, birçok hayran "Ekstra alım yapmalı mı?" diye soruyordu. O zamanlar göstergelerin doğru olmadığını fark edip grupta "Dikkatli olun, yüksekten almayın" diye uyardım. Ama akşam olunca fiyat adeta ipten kopmuş bir uçurtma gibi aşağıya doğru hızla düştü, 80 dolardan birkaç kuruş seviyesine kadar geriledi, hatta satış emri bile veremeden kayboldu. Bir hayranı, üç yıl birikimini yatırdığını ve hesabındaki bakiyenin 6 rakamdan "0.00" seviyesine düştüğünü görünce elleri titremiş. Bir başkası ise telefonu kırmış, çünkü daha çok bakınca içi kaynıyor. O zamanlar ben de 10 adet LUNA tutuyordum ve fiyat 60 dolara düşünce hemen sattım — bu, benim ne kadar iyi tahmin ettiğimden değil, geçmişte büyük zararlar görmüş olmamdan kaynaklanıyor: Kripto dünyasında "Anaparayı korumak" her zaman "Biraz daha fazla kazanmak"tan daha önemli.

Birçok yeni gelen, kripto dünyasında sadece "yükseliş" ve "düşüş" olduğunu düşünüyor, ama aslında buranın suyu düşündüğünüzden çok daha derin. Fırtına durdurma mekanizması yok; yüzde 90 düşüşe kimse karışmıyor, aniden yüzde 300'lük büyük bir yükseliş büyük olasılıkla büyük fonların tuzağıdır. Bazen sistemdeki aksaklıklar yüzünden para çekemiyorsunuz, sizin "normal dalgalanma" dediğiniz şey, aslında başka birinin arka planda piyasayı kontrol etmesi olabilir. Ben de eski zamanlarda "Biraz daha bekle, toparlar" diye düşünürdüm. Bir ana akım coin alıp 500 dolardan 300'e düştüğünde, "Dayanırsam kazanırım" diyerek altı hafta bekledim. Sonunda fiyat 180'e kadar düştü ve zararla çıkmak zorunda kaldım. O zaman anladım ki: Piyasa her zaman bir sonraki dalga için hazırdır, ama ana paranız yoksa gerçekten piyasadan çıkmışsınız demektir.