Söylediklerin, kalbindekiler, sıkıntıların, başkalarının anlamaması da yanlış değil. Çünkü onlar sen değiller, senin yürüdüğün yolu yürümediler. Anlaşılmayı bekleme, kendi başına sindirmen yeter. Yetişkinlerin olgunluğu, "boşver" demektir, "bana dinlettiğim" değil.
İkinci ders: Duygular değişir.
Bazı insanlar, bazı ilişkiler aniden değişmez, yürüdükçe dağılır. Sen hayatla meşgulsün, o uzaklarla meşgul, kimse hatalı değil, sadece ritim farklılaştı. Hayat böyle, birçok veda seromonisiz olur.
Üçüncü ders: Para gerçekten önemli.
Bu aslında çok gerçekçi bir nokta, para konuşmak da utanılacak bir şey değil. Eğer hatta dışarıdan yemek siparişi verirken bile hesap yapıyorsan, ruhsal zenginlikten bahsetme. Para, kaygının %90'ını çözebilir, geriye kalan %10 ise kendine bağlı.
Dördüncü ders: Kendinize dinlenme izni verin, zorlamayın.
Gençken, dişimi sıkarak her şeyin üstesinden gelebileceğimi düşünürdüm, ama sonuç olarak üstesinden gelemedim, kendimi tükettim. Bazen kendimi affetmek tembellik değil, bir farkındalıktır. Dayanabileceğim şeyler için elimden geleni yaparım, dayanamayacaklarım için bir süre uzanırım.
Beşinci Ders: Duygular kendinize bağlıdır.
Hiç kimsenin seni avutma zorunluluğu yok. Bir süre ağlayabilirsin ama duygularının enerjini tüketmesine izin verme. Kimse seni güçlü olmaya zorlamıyor ve kimseye olumsuz duygularını yaşamanı engelleme hakkı yok; sadece kendini hızlı bir şekilde toparlama yeteneğine sahip olmalısın.
Altıncı ders: İnsanların biraz tutkusu olmalı.
Kesinlikle gürültülü ve gösterişli olmak zorunda değil, sadece kötü geçen günlerde sana biraz umut verecek bir şey olmalı. Bir insanın tutkusu yoksa, kolayca hissizleşir, soğur ve mutlu olmaz.
Yedinci ders: Sevilmemek de sorun değil.
Eskiden başkalarının beni sevmediğinden korkuyordum, Artık sadece kendimi sevmemekten korkuyorum. Herkesi memnun etmen mümkün değil, O zaman rahat bir şekilde yaşamanın bir yolunu seç.
Sekizinci ders: Büyümek, acı çekmekle gelir.
Kendini sona ermiş sanıyorsun, aslında bu bir başlangıç. Hayat, acı çekmeni boşuna sağlamaz, her çöküş, seni yükselmeye zorluyor. Seni değişmeye, kafanı değiştirmeye, hayatını değiştirmeye zorluyor. Bittiğini sanıyorsun, aslında bu başka bir başlangıç.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Hayatın zorunlu sekiz dersi:
Birinci ders: Kimse seni sonsuza kadar anlayamaz.
Söylediklerin, kalbindekiler, sıkıntıların, başkalarının anlamaması da yanlış değil.
Çünkü onlar sen değiller, senin yürüdüğün yolu yürümediler. Anlaşılmayı bekleme, kendi başına sindirmen yeter. Yetişkinlerin olgunluğu, "boşver" demektir, "bana dinlettiğim" değil.
İkinci ders: Duygular değişir.
Bazı insanlar, bazı ilişkiler aniden değişmez, yürüdükçe dağılır. Sen hayatla meşgulsün, o uzaklarla meşgul, kimse hatalı değil, sadece ritim farklılaştı. Hayat böyle, birçok veda seromonisiz olur.
Üçüncü ders: Para gerçekten önemli.
Bu aslında çok gerçekçi bir nokta, para konuşmak da utanılacak bir şey değil. Eğer hatta dışarıdan yemek siparişi verirken bile hesap yapıyorsan, ruhsal zenginlikten bahsetme. Para, kaygının %90'ını çözebilir, geriye kalan %10 ise kendine bağlı.
Dördüncü ders: Kendinize dinlenme izni verin, zorlamayın.
Gençken, dişimi sıkarak her şeyin üstesinden gelebileceğimi düşünürdüm, ama sonuç olarak üstesinden gelemedim, kendimi tükettim. Bazen kendimi affetmek tembellik değil, bir farkındalıktır. Dayanabileceğim şeyler için elimden geleni yaparım, dayanamayacaklarım için bir süre uzanırım.
Beşinci Ders: Duygular kendinize bağlıdır.
Hiç kimsenin seni avutma zorunluluğu yok. Bir süre ağlayabilirsin ama duygularının enerjini tüketmesine izin verme. Kimse seni güçlü olmaya zorlamıyor ve kimseye olumsuz duygularını yaşamanı engelleme hakkı yok; sadece kendini hızlı bir şekilde toparlama yeteneğine sahip olmalısın.
Altıncı ders: İnsanların biraz tutkusu olmalı.
Kesinlikle gürültülü ve gösterişli olmak zorunda değil, sadece kötü geçen günlerde sana biraz umut verecek bir şey olmalı. Bir insanın tutkusu yoksa, kolayca hissizleşir, soğur ve mutlu olmaz.
Yedinci ders: Sevilmemek de sorun değil.
Eskiden başkalarının beni sevmediğinden korkuyordum,
Artık sadece kendimi sevmemekten korkuyorum.
Herkesi memnun etmen mümkün değil,
O zaman rahat bir şekilde yaşamanın bir yolunu seç.
Sekizinci ders: Büyümek, acı çekmekle gelir.
Kendini sona ermiş sanıyorsun, aslında bu bir başlangıç. Hayat, acı çekmeni boşuna sağlamaz, her çöküş, seni yükselmeye zorluyor. Seni değişmeye, kafanı değiştirmeye, hayatını değiştirmeye zorluyor. Bittiğini sanıyorsun, aslında bu başka bir başlangıç.