Altın, tarih boyunca ekonomik alanda önemli bir Borsa Aracı rolü oynamıştır. Yüksek yoğunluk, iyi şekil verilme özelliği ve mükemmel dayanıklılık gibi üstün fiziksel özellikleri sayesinde, sadece para olarak değil, aynı zamanda mücevherat yapımı ve sanayi üretiminde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Son elli yıla bakıldığında, altın fiyatları dalgalanmalar yaşasa da, genel eğilim sürekli bir artış göstermiştir ve hatta 2025'te tarihî zirvelerini peş peşe kırması bekleniyor. Peki, bu 50 yıllık altın boğa piyasası bir sonraki 50 yıla uzanabilir mi? Altın fiyatlarının hareketlerini nasıl doğru bir şekilde değerlendirebiliriz? Altın, uzun vadeli tutmak için mi yoksa kısa vadeli dalgalanmalara mı uygundur? Bu soruları birlikte tartışalım.
Altın Fiyatlarının Tarihsel Zirvesi ve 50 Yıllık Artış Oranı
Altın fiyatlarındaki değişimler, her zaman küresel jeopolitik ve ekonomik olaylarla yakından ilişkilidir. Son 50 yıla baktığımızda, 15 Ağustos 1971'de ABD Başkanı Nixon'un dolar ile altın arasındaki değişim ilişkisinin sona erdiğini açıklamasından sonra, dolar altının kısıtlamalarından kurtuldu ve döviz piyasasında serbestçe dalgalanmaya başladı. Bu 50 yıl boyunca, altın fiyatı ons başına 35 dolardan başlayarak, 2025 yılına gelindiğinde 3700 dolar eşiğini aşmayı başardı. Son günlerde, altın fiyatları sürekli olarak yükseliyor; 8 Ekim'de spot altın ilk kez ons başına 4,000 doları aşarak, çoğu finansal kurumun tahmin ettiği hedefe erkenden ulaştı.
Altın fiyatlarının tarihine baktığımızda, son 50 yılda altın fiyatı 94 katından fazla arttı! Özellikle 2024'ten itibaren, küresel durumun istikrarsızlaşmasıyla birlikte, merkez bankaları ve yatırımcıların etkisiyle, altın fiyatları sürekli olarak tarihî zirveleri yeniliyor; sadece 2024 yılı itibarıyla artış oranı %60'ı aşmış durumda.
Son 50 Yılda Altın Fiyatlarının Seyri
Son 50 yıldaki altın fiyatı hareketlerini neden sadece gözden geçiriyoruz?
Bu, II. Dünya Savaşı'ndan 1971 yılına kadar, Amerika Birleşik Devletleri'nin küresel ticaret hesap para birimi konumunu elde etmek için çoğu ülkenin para birimlerinin dolara bağlanmasını talep etmesinden kaynaklanmaktadır. Dolar, altına bağlıydı ve 1 ons altın 35 dolara değiştirilebiliyordu. Bu dönemde, dolar aslında altının senedi gibiydi ve bu uluslararası ticaret döviz kuru sistemi Bretton Woods sistemi olarak adlandırılmaktadır.
Ancak, ticaret talebinin hızlı bir şekilde artmasıyla birlikte, altın madenciliği hızı buna ayak uyduramadı ve ABD'de büyük miktarda altın çıkışı keşfedildi. Bu nedenle 1971'de, o dönemdeki ABD Başkanı Nixon, doları altınla olan sabit kurundan ayırdığını doğrudan açıkladı ve Bretton Woods sistemi resmi olarak sona erdi.
1970'ten 2025'e kadar olan 50 yılı aşkın sürede altın fiyatlarının seyrine baktığımızda, 4 belirgin yükseliş dönemi gözlemleyebiliyoruz.
● İlk Yükseliş Aşaması: 1970'ten 1975'e
Dolar ve altın arasındaki bağlantı kopunca, uluslararası altın fiyatı ons başına 35 dolardan 183 dolara fırlayarak %400'den fazla bir artış gösterdi, bu dönem 5 yıl sürdü.
Bu aşamanın başlangıcındaki artış, kamuoyunun dolardan kopma sonrası duyduğu güvensizlikten kaynaklanıyor. Sonuçta, geçmişte dolar altınla değiştirilebiliyordu, ama şimdi aniden değiştirilemiyor; insanlar doların değersizleşip kağıt paraya dönüşmesinden endişe ediyor, bu nedenle dolardan ziyade altın tutmaya daha istekli. Daha sonra ise petrol krizi etkili oldu; Amerika, petrol almak için para basmayı artırdı, bu da altın fiyatlarını daha da yükseltti. Ancak, petrol krizinin hafiflemesiyle ve insanların doların pratikliğini yavaş yavaş anlamasıyla altın fiyatı tekrar 100 dolar civarına geriledi.
● İkinci yükseliş aşaması: 1976'dan 1980'e
Bu aşamada, altın fiyatı bir ons başına 104 dolardan 850 dolara fırlayarak %700'den fazla bir artış gösterdi ve bu yükseliş aşaması yaklaşık 3 yıl sürdü.
Bu yükseliş dalgası, esasen ikinci Orta Doğu petrol krizi ve jeopolitik durumdaki karışıklıklar tarafından tetiklendi; bunlar arasında İran rehine krizi, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali gibi olaylar yer aldı. Bu olaylar, küresel ekonomik duraklamayı daha da kötüleştirerek Batılı ülkelerde enflasyon oranlarının hızlı bir şekilde yükselmesine sebep oldu ve altın yeniden bir fiyat patlaması yaşadı. Ancak bu seferki artış, abartılı bir şekilde gerçekleşti; petrol krizinin sona ermesi ve 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, altın fiyatları hızla düştü ve sonraki 20 yıl boyunca 200-300 dolar arasında dalgalandı.
● Üçüncü yükseliş aşaması: 2001'den 2011'e
Bu aşamada, uluslararası altın fiyatı ons başına 260 dolardan 1921 dolara kadar yükseldi ve bu, %700'den fazla bir artış anlamına geliyor. Bu yükseliş dönemi 10 yıl sürdü.
Bu aşamadaki altın fiyatlarının artışı, "11 Eylül olayları" ile tetiklendi. Bu olay, tüm dünyaya savaş tehdidinin hiç kaybolmadığını fark ettirdi ve Amerika Birleşik Devletleri, buna bağlı olarak 10 yıllık küresel terörle mücadele operasyonuna başladı.
Büyük askeri harcamaları ödemek için, ABD hükümeti faiz indirimine gidip tahvil çıkarmaya başladı, bu da konut fiyatlarını artırdı ve ABD'yi faiz artırmaya zorladı, bu durum nihayetinde 2008 finansal krizini tetikledi. Piyasayı kurtarmak için ABD, bir kez daha niceliksel genişleme politikası uyguladı; bu faktörler, altın fiyatlarının 10 yıllık bir boğa piyasasından geçmesine neden oldu. 2011'deki Avrupa borç krizinin patlak vermesiyle, altın fiyatları dönemsel zirve olan 1921 dolar/ons seviyesine yükseldi. Ardından, Avrupa Birliği'ndeki diğer ülkelerin zorunlu müdahaleleri ve Dünya Bankası'nın kredi desteği sayesinde, altın fiyatları tekrar istikrar kazandı ve nihayetinde 1000 dolar civarında dalgalanmaya başladı.
● Dördüncü yükseliş aşaması: 2015 sonrası on yıl
Son on yılda, altın fiyatları yeniden bir artış yaşadı. 2015'ten 2023'e kadar, uluslararası altın fiyatı ons başına 1060 dolardan 2000 doları aşan bir seviyeye yükseldi. Bu altın fiyatlarındaki artışı tetikleyen birçok faktör var, bunlar arasında Japonya ve Avrupa'nın arka arkaya negatif faiz oranı para politikaları uygulaması, küresel dolardan uzaklaşma eğilimi, 2020'de ABD'nin yeniden büyük ölçekli parasal genişleme yapması, 2022'de patlak veren Rusya-Ukrayna çatışması, 2023'teki İsrail-Filistin çatışması ve Kızıldeniz krizi gibi olaylar, bu faktörler birlikte altın fiyatlarının 2000 dolar civarında stabil kalmasına destek oldu.
2024 ile 2025 yılları arasında altın fiyatlarının eşi benzeri görülmemiş bir seyir izlemesi bekleniyor. 2024'ün başında altın fiyatları güçlü bir yükseliş moduna girdi ve Ekim ayında, ons başına 2800 doları aşarak tarihî bir zirveye ulaştı. Piyasa genelinde, ABD ekonomik politika riskleri, küresel merkez bankalarının altın rezervlerini artırması ve jeopolitik durumun sürekli belirsizliği, bu dönemde altın fiyatlarının yükselmesinin başlıca nedenleri olarak görülüyor.
2025'ten itibaren, Orta Doğu'daki durum sürekli olarak gerginleşiyor ve Rusya-Ukrayna çatışmasının ortaya çıkardığı yeni değişkenler, küresel pazarı gölgeliyor. Bu sırada, ABD'nin ek gümrük vergisi politikalarının neden olduğu ticaret endişeleri, küresel borsa dalgalanmaları ve dolar endeksinin sürekli olarak zayıflaması gibi çok sayıda faktör bir araya gelerek altın fiyatlarının sürekli artmasına ve altın fiyatlarının tarihsel en yüksek rekorlarını defalarca yenilemesine neden oluyor.
Altın Yatırımının Değer Değerlendirmesi
Altın yatırımlarının avantaj ve dezavantajlarını değerlendirirken, esasen iki faktörü göz önünde bulundurmak gerekir: ne ile karşılaştırıldığı ve seçilen karşılaştırma zaman dilimi.
1971'den bugüne, altın fiyatı 94 kat arttı.
Aynı şekilde 1971~2025 yılları arasında, Dow Jones Endeksi yaklaşık 900 puandan 44000 puana kadar yükselmiştir, artış yaklaşık 49 kat.
Bu nedenle, 50 yıllık uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında, altın yatırımlarının getirisi sadece borsa kadar etkili değil, hatta ondan daha iyi. 2025 yılının ilk yarısında, altın fiyatları sürekli olarak yükselerek yılın başındaki yaklaşık 2690 dolar/ons'tan, Haziran ayının sonundaki yaklaşık 3323 dolar/ons'a yükseldi ve altı aylık artış oranı %24'e yaklaştı.
Ancak, 『altın fiyatlarının artışı istikrarlı bir şekilde yükselmiyor』 olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, 1980-2000 yılları arasında altın fiyatı 200-300 dolar arasında dalgalandı. Eğer yatırımcılar bu dönemde altına yatırım yapsalardı, aslında neredeyse hiç kazanç elde edemezlerdi. Ayrıca, hayatımızda kaç tane 50 yıl bekleyebiliriz ki?
Bu nedenle, altının gerçekten mükemmel bir yatırım aracı olduğunu düşünüyorum, ancak piyasa koşulları elverişli olduğunda dalgalı işlemler için daha uygundur, saf uzun vadeli tutma için uygun değildir.
Ayrıca, altın doğal bir kaynak olduğu için, zamanla çıkarma maliyetleri ve zorlukları artmaktadır. Bu nedenle, boğa piyasası sona erdikten sonra altın fiyatlarında bir düzeltme olsa bile, fiyatların diplerinin yavaş yavaş yükseldiğini gözlemleyebiliriz. Bu nedenle, yatırım yaparken altın fiyatlarının düşmesinin tamamen değersiz olacağı anlamına gelmediğini unutmamak önemlidir; bu kuralı göz önünde bulundurarak hareket ederseniz, boşuna çaba harcamazsınız.
Altın Yatırımının Birçok Yolu
Altın yatırımı yapmanın birçok yolu vardır, genel olarak aşağıdaki beş kategoriye indirgenebilir:
1. Gerçek Altın
Doğrudan fiziksel altın satın almak, örneğin altın külçeleri. Avantajı, varlıkları gizlemenin kolay olmasıdır ve altın sadece varlık depolamak için değil, aynı zamanda mücevher olarak takmak için de kullanılabilir. Dezavantajı ise işlem yapmanın nispeten zor olmasıdır.
2. Altın Hesap
Altın hesap cüzdanı, erken dönem Amerikan doları ile benzerlik gösteren, bir altının saklama belgesidir. Yatırımcılar altın alıp sattıklarında, işlem kayıtları cüzdanda kaydedilir. Eğer fiziksel altın olarak çekmek isterseniz, bunu yapmak da mümkündür; fiziksel altını cüzdana yatırmak da geçerlidir. Avantajı taşınmasının kolay olması, dezavantajı ise bankaların faiz ödememesi ve alım satım farkının büyük olmasıdır, bu nedenle çoğunlukla uzun vadeli yatırımlar için uygundur.
3. Altın ETF
Altın ETF'si, altın hesaplarına benzer, ancak likiditesi daha iyidir ve işlem yapması daha kolaydır. Satın alındığında, yatırımcılar sahip oldukları altın miktarını temsil eden hisse senetleri alırlar. Ancak, ETF'yi çıkaran şirket yönetim ücreti alır, bu nedenle altın fiyatı uzun vadede stabil kalırsa, değeri yavaş yavaş azalacaktır.
4. Altın Vadeli İşlemleri/Fark Sözleşmesi
Bu, perakende yatırımcıların en çok kullandığı finansal araçtır. Avantajı, kaldıraç ile getirileri artırabilmesidir ve hem alım hem de satım işlemleri yapabilme imkanı sunmasıdır. Altın vadeli işlem sözleşmeleri ve altın fark sözleşmesi (CFD)'in ortak özelliği, teminatlı işlemler kullanmasıdır, dolayısıyla işlem maliyetleri daha düşüktür, özellikle CFD işlemleri daha esnektir ve fon kullanımı daha yüksektir.
Kısa vadeli dalgalanma işlemleri yapmak isteyen yatırımcılar için, altın vadeli işlemler veya fark sözleşmeleri (CFD) seçmek daha uygun olabilir.
Altın, hisse senetleri ve tahviller yatırımcıların sıkça kullandığı finansal araçlar olmasına rağmen, bu üçü yatırımcılara kazanç sağlama yöntemleri açısından farklılık göstermektedir.
Altının ana kazanç kaynağı "fark"tır. Altın faiz üretmediği için altına yatırım yapmanın anahtarı uygun alım satım zamanını seçmektir.
Tahvillere yapılan yatırımların ana getirisi "temettü" ile gelir. Bu nedenle, yatırımcıların daha fazla faiz kazanmak için sürekli olarak sahip olunan birim sayısını artırmaları gerekir. Aynı zamanda, Federal Rezerv'in politikalarına dikkat etmek ve risksiz faiz oranlarındaki değişiklikleri anlamak, giriş ve çıkış zamanlamalarını belirlemek için önemlidir.
Hisselerin getirisi esas olarak 'şirket değerinin artışı'ndan gelir. Temel strateji, kaliteli şirketleri seçip uzun vadeli olarak tutmaktır.
Yatırım zorluğu açısından, tahvil yatırımı en basit olanıdır, ardından altın gelir, hisse senedi yatırımı ise en zor olandır.
Getiri oranı açısından bakıldığında, son 50 yılda altın en iyi performansı göstermiş olsa da, son 30 yıla bakıldığında, hisse senetlerinin getirisi daha etkileyici, ardından altın ve son olarak tahviller geliyor.
Bu nedenle, altın yatırımında kâr elde etmek için piyasa trendlerini doğru bir şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Genellikle, altın uzun bir boğa piyasasından geçer, ardından ani bir düşüş yaşar, sonrasında ise bir istikrarlı dönem olur ve en sonunda yeni bir boğa piyasası başlar. Eğer boğa piyasasında doğru bir şekilde uzun pozisyon alabilir veya ani düşüş döneminde kısa pozisyon alabilirseniz, getiri oranı tahvil veya hisse senedi yatırımını aşabilir.
Bizim altın ve hisse senetleri için temel seçim ilkemiz "Ekonomik büyüme döneminde hisse senedi, ekonomik duraklama döneminde altın"dır. Daha sağlam bir tahsis yöntemi, yatırımcıların kişisel risk toleranslarına ve yatırım hedeflerine göre hisse senetleri, tahviller, altın gibi yatırım ürünlerinin oranını belirlemeleridir.
Ekonomik ortam iyi olduğunda, işletmelerin karlılık beklentileri olumlu olur ve hisse senetleri genellikle buna bağlı olarak yükselir. Buna karşılık, piyasada "sabit gelir" olarak sınıflandırılan tahviller gibi varlıklar pek ilgi görmez. Değer koruma ve riskten korunma aracı olarak altın ise gelir sağlamadığı için benzer şekilde yatırımcılar tarafından pek tercih edilmez.
Buna karşın, ekonomik durgunluk dönemlerinde şirket kârları düşerken, hisse senetleri yatırımcılar tarafından daha az ilgi görür. Bu durumda, altının değer koruma özelliği ve tahvillerin sabit getiri özellikleri daha cazip hale gelir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Altın yatırım piyasası analizi: Geçmiş elli yılın altın boğa koşusu geleceğe devam edebilir mi?
Altın, tarih boyunca ekonomik alanda önemli bir Borsa Aracı rolü oynamıştır. Yüksek yoğunluk, iyi şekil verilme özelliği ve mükemmel dayanıklılık gibi üstün fiziksel özellikleri sayesinde, sadece para olarak değil, aynı zamanda mücevherat yapımı ve sanayi üretiminde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Son elli yıla bakıldığında, altın fiyatları dalgalanmalar yaşasa da, genel eğilim sürekli bir artış göstermiştir ve hatta 2025'te tarihî zirvelerini peş peşe kırması bekleniyor. Peki, bu 50 yıllık altın boğa piyasası bir sonraki 50 yıla uzanabilir mi? Altın fiyatlarının hareketlerini nasıl doğru bir şekilde değerlendirebiliriz? Altın, uzun vadeli tutmak için mi yoksa kısa vadeli dalgalanmalara mı uygundur? Bu soruları birlikte tartışalım.
Altın Fiyatlarının Tarihsel Zirvesi ve 50 Yıllık Artış Oranı
Altın fiyatlarındaki değişimler, her zaman küresel jeopolitik ve ekonomik olaylarla yakından ilişkilidir. Son 50 yıla baktığımızda, 15 Ağustos 1971'de ABD Başkanı Nixon'un dolar ile altın arasındaki değişim ilişkisinin sona erdiğini açıklamasından sonra, dolar altının kısıtlamalarından kurtuldu ve döviz piyasasında serbestçe dalgalanmaya başladı. Bu 50 yıl boyunca, altın fiyatı ons başına 35 dolardan başlayarak, 2025 yılına gelindiğinde 3700 dolar eşiğini aşmayı başardı. Son günlerde, altın fiyatları sürekli olarak yükseliyor; 8 Ekim'de spot altın ilk kez ons başına 4,000 doları aşarak, çoğu finansal kurumun tahmin ettiği hedefe erkenden ulaştı.
Altın fiyatlarının tarihine baktığımızda, son 50 yılda altın fiyatı 94 katından fazla arttı! Özellikle 2024'ten itibaren, küresel durumun istikrarsızlaşmasıyla birlikte, merkez bankaları ve yatırımcıların etkisiyle, altın fiyatları sürekli olarak tarihî zirveleri yeniliyor; sadece 2024 yılı itibarıyla artış oranı %60'ı aşmış durumda.
Son 50 Yılda Altın Fiyatlarının Seyri
Son 50 yıldaki altın fiyatı hareketlerini neden sadece gözden geçiriyoruz?
Bu, II. Dünya Savaşı'ndan 1971 yılına kadar, Amerika Birleşik Devletleri'nin küresel ticaret hesap para birimi konumunu elde etmek için çoğu ülkenin para birimlerinin dolara bağlanmasını talep etmesinden kaynaklanmaktadır. Dolar, altına bağlıydı ve 1 ons altın 35 dolara değiştirilebiliyordu. Bu dönemde, dolar aslında altının senedi gibiydi ve bu uluslararası ticaret döviz kuru sistemi Bretton Woods sistemi olarak adlandırılmaktadır.
Ancak, ticaret talebinin hızlı bir şekilde artmasıyla birlikte, altın madenciliği hızı buna ayak uyduramadı ve ABD'de büyük miktarda altın çıkışı keşfedildi. Bu nedenle 1971'de, o dönemdeki ABD Başkanı Nixon, doları altınla olan sabit kurundan ayırdığını doğrudan açıkladı ve Bretton Woods sistemi resmi olarak sona erdi.
1970'ten 2025'e kadar olan 50 yılı aşkın sürede altın fiyatlarının seyrine baktığımızda, 4 belirgin yükseliş dönemi gözlemleyebiliyoruz.
● İlk Yükseliş Aşaması: 1970'ten 1975'e
Dolar ve altın arasındaki bağlantı kopunca, uluslararası altın fiyatı ons başına 35 dolardan 183 dolara fırlayarak %400'den fazla bir artış gösterdi, bu dönem 5 yıl sürdü.
Bu aşamanın başlangıcındaki artış, kamuoyunun dolardan kopma sonrası duyduğu güvensizlikten kaynaklanıyor. Sonuçta, geçmişte dolar altınla değiştirilebiliyordu, ama şimdi aniden değiştirilemiyor; insanlar doların değersizleşip kağıt paraya dönüşmesinden endişe ediyor, bu nedenle dolardan ziyade altın tutmaya daha istekli. Daha sonra ise petrol krizi etkili oldu; Amerika, petrol almak için para basmayı artırdı, bu da altın fiyatlarını daha da yükseltti. Ancak, petrol krizinin hafiflemesiyle ve insanların doların pratikliğini yavaş yavaş anlamasıyla altın fiyatı tekrar 100 dolar civarına geriledi.
● İkinci yükseliş aşaması: 1976'dan 1980'e
Bu aşamada, altın fiyatı bir ons başına 104 dolardan 850 dolara fırlayarak %700'den fazla bir artış gösterdi ve bu yükseliş aşaması yaklaşık 3 yıl sürdü.
Bu yükseliş dalgası, esasen ikinci Orta Doğu petrol krizi ve jeopolitik durumdaki karışıklıklar tarafından tetiklendi; bunlar arasında İran rehine krizi, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali gibi olaylar yer aldı. Bu olaylar, küresel ekonomik duraklamayı daha da kötüleştirerek Batılı ülkelerde enflasyon oranlarının hızlı bir şekilde yükselmesine sebep oldu ve altın yeniden bir fiyat patlaması yaşadı. Ancak bu seferki artış, abartılı bir şekilde gerçekleşti; petrol krizinin sona ermesi ve 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, altın fiyatları hızla düştü ve sonraki 20 yıl boyunca 200-300 dolar arasında dalgalandı.
● Üçüncü yükseliş aşaması: 2001'den 2011'e
Bu aşamada, uluslararası altın fiyatı ons başına 260 dolardan 1921 dolara kadar yükseldi ve bu, %700'den fazla bir artış anlamına geliyor. Bu yükseliş dönemi 10 yıl sürdü.
Bu aşamadaki altın fiyatlarının artışı, "11 Eylül olayları" ile tetiklendi. Bu olay, tüm dünyaya savaş tehdidinin hiç kaybolmadığını fark ettirdi ve Amerika Birleşik Devletleri, buna bağlı olarak 10 yıllık küresel terörle mücadele operasyonuna başladı.
Büyük askeri harcamaları ödemek için, ABD hükümeti faiz indirimine gidip tahvil çıkarmaya başladı, bu da konut fiyatlarını artırdı ve ABD'yi faiz artırmaya zorladı, bu durum nihayetinde 2008 finansal krizini tetikledi. Piyasayı kurtarmak için ABD, bir kez daha niceliksel genişleme politikası uyguladı; bu faktörler, altın fiyatlarının 10 yıllık bir boğa piyasasından geçmesine neden oldu. 2011'deki Avrupa borç krizinin patlak vermesiyle, altın fiyatları dönemsel zirve olan 1921 dolar/ons seviyesine yükseldi. Ardından, Avrupa Birliği'ndeki diğer ülkelerin zorunlu müdahaleleri ve Dünya Bankası'nın kredi desteği sayesinde, altın fiyatları tekrar istikrar kazandı ve nihayetinde 1000 dolar civarında dalgalanmaya başladı.
● Dördüncü yükseliş aşaması: 2015 sonrası on yıl
Son on yılda, altın fiyatları yeniden bir artış yaşadı. 2015'ten 2023'e kadar, uluslararası altın fiyatı ons başına 1060 dolardan 2000 doları aşan bir seviyeye yükseldi. Bu altın fiyatlarındaki artışı tetikleyen birçok faktör var, bunlar arasında Japonya ve Avrupa'nın arka arkaya negatif faiz oranı para politikaları uygulaması, küresel dolardan uzaklaşma eğilimi, 2020'de ABD'nin yeniden büyük ölçekli parasal genişleme yapması, 2022'de patlak veren Rusya-Ukrayna çatışması, 2023'teki İsrail-Filistin çatışması ve Kızıldeniz krizi gibi olaylar, bu faktörler birlikte altın fiyatlarının 2000 dolar civarında stabil kalmasına destek oldu.
2024 ile 2025 yılları arasında altın fiyatlarının eşi benzeri görülmemiş bir seyir izlemesi bekleniyor. 2024'ün başında altın fiyatları güçlü bir yükseliş moduna girdi ve Ekim ayında, ons başına 2800 doları aşarak tarihî bir zirveye ulaştı. Piyasa genelinde, ABD ekonomik politika riskleri, küresel merkez bankalarının altın rezervlerini artırması ve jeopolitik durumun sürekli belirsizliği, bu dönemde altın fiyatlarının yükselmesinin başlıca nedenleri olarak görülüyor.
2025'ten itibaren, Orta Doğu'daki durum sürekli olarak gerginleşiyor ve Rusya-Ukrayna çatışmasının ortaya çıkardığı yeni değişkenler, küresel pazarı gölgeliyor. Bu sırada, ABD'nin ek gümrük vergisi politikalarının neden olduğu ticaret endişeleri, küresel borsa dalgalanmaları ve dolar endeksinin sürekli olarak zayıflaması gibi çok sayıda faktör bir araya gelerek altın fiyatlarının sürekli artmasına ve altın fiyatlarının tarihsel en yüksek rekorlarını defalarca yenilemesine neden oluyor.
Altın Yatırımının Değer Değerlendirmesi
Altın yatırımlarının avantaj ve dezavantajlarını değerlendirirken, esasen iki faktörü göz önünde bulundurmak gerekir: ne ile karşılaştırıldığı ve seçilen karşılaştırma zaman dilimi.
Bu nedenle, 50 yıllık uzun vadeli bir perspektiften bakıldığında, altın yatırımlarının getirisi sadece borsa kadar etkili değil, hatta ondan daha iyi. 2025 yılının ilk yarısında, altın fiyatları sürekli olarak yükselerek yılın başındaki yaklaşık 2690 dolar/ons'tan, Haziran ayının sonundaki yaklaşık 3323 dolar/ons'a yükseldi ve altı aylık artış oranı %24'e yaklaştı.
Ancak, 『altın fiyatlarının artışı istikrarlı bir şekilde yükselmiyor』 olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, 1980-2000 yılları arasında altın fiyatı 200-300 dolar arasında dalgalandı. Eğer yatırımcılar bu dönemde altına yatırım yapsalardı, aslında neredeyse hiç kazanç elde edemezlerdi. Ayrıca, hayatımızda kaç tane 50 yıl bekleyebiliriz ki?
Bu nedenle, altının gerçekten mükemmel bir yatırım aracı olduğunu düşünüyorum, ancak piyasa koşulları elverişli olduğunda dalgalı işlemler için daha uygundur, saf uzun vadeli tutma için uygun değildir.
Ayrıca, altın doğal bir kaynak olduğu için, zamanla çıkarma maliyetleri ve zorlukları artmaktadır. Bu nedenle, boğa piyasası sona erdikten sonra altın fiyatlarında bir düzeltme olsa bile, fiyatların diplerinin yavaş yavaş yükseldiğini gözlemleyebiliriz. Bu nedenle, yatırım yaparken altın fiyatlarının düşmesinin tamamen değersiz olacağı anlamına gelmediğini unutmamak önemlidir; bu kuralı göz önünde bulundurarak hareket ederseniz, boşuna çaba harcamazsınız.
Altın Yatırımının Birçok Yolu
Altın yatırımı yapmanın birçok yolu vardır, genel olarak aşağıdaki beş kategoriye indirgenebilir:
1. Gerçek Altın
Doğrudan fiziksel altın satın almak, örneğin altın külçeleri. Avantajı, varlıkları gizlemenin kolay olmasıdır ve altın sadece varlık depolamak için değil, aynı zamanda mücevher olarak takmak için de kullanılabilir. Dezavantajı ise işlem yapmanın nispeten zor olmasıdır.
2. Altın Hesap
Altın hesap cüzdanı, erken dönem Amerikan doları ile benzerlik gösteren, bir altının saklama belgesidir. Yatırımcılar altın alıp sattıklarında, işlem kayıtları cüzdanda kaydedilir. Eğer fiziksel altın olarak çekmek isterseniz, bunu yapmak da mümkündür; fiziksel altını cüzdana yatırmak da geçerlidir. Avantajı taşınmasının kolay olması, dezavantajı ise bankaların faiz ödememesi ve alım satım farkının büyük olmasıdır, bu nedenle çoğunlukla uzun vadeli yatırımlar için uygundur.
3. Altın ETF
Altın ETF'si, altın hesaplarına benzer, ancak likiditesi daha iyidir ve işlem yapması daha kolaydır. Satın alındığında, yatırımcılar sahip oldukları altın miktarını temsil eden hisse senetleri alırlar. Ancak, ETF'yi çıkaran şirket yönetim ücreti alır, bu nedenle altın fiyatı uzun vadede stabil kalırsa, değeri yavaş yavaş azalacaktır.
4. Altın Vadeli İşlemleri/Fark Sözleşmesi
Bu, perakende yatırımcıların en çok kullandığı finansal araçtır. Avantajı, kaldıraç ile getirileri artırabilmesidir ve hem alım hem de satım işlemleri yapabilme imkanı sunmasıdır. Altın vadeli işlem sözleşmeleri ve altın fark sözleşmesi (CFD)'in ortak özelliği, teminatlı işlemler kullanmasıdır, dolayısıyla işlem maliyetleri daha düşüktür, özellikle CFD işlemleri daha esnektir ve fon kullanımı daha yüksektir.
Kısa vadeli dalgalanma işlemleri yapmak isteyen yatırımcılar için, altın vadeli işlemler veya fark sözleşmeleri (CFD) seçmek daha uygun olabilir.
Altın, Hisse Senedi, Tahvil Yatırımı Getiri Oranlarının Karşılaştırması
Altın, hisse senetleri ve tahviller yatırımcıların sıkça kullandığı finansal araçlar olmasına rağmen, bu üçü yatırımcılara kazanç sağlama yöntemleri açısından farklılık göstermektedir.
Yatırım zorluğu açısından, tahvil yatırımı en basit olanıdır, ardından altın gelir, hisse senedi yatırımı ise en zor olandır.
Getiri oranı açısından bakıldığında, son 50 yılda altın en iyi performansı göstermiş olsa da, son 30 yıla bakıldığında, hisse senetlerinin getirisi daha etkileyici, ardından altın ve son olarak tahviller geliyor.
Bu nedenle, altın yatırımında kâr elde etmek için piyasa trendlerini doğru bir şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Genellikle, altın uzun bir boğa piyasasından geçer, ardından ani bir düşüş yaşar, sonrasında ise bir istikrarlı dönem olur ve en sonunda yeni bir boğa piyasası başlar. Eğer boğa piyasasında doğru bir şekilde uzun pozisyon alabilir veya ani düşüş döneminde kısa pozisyon alabilirseniz, getiri oranı tahvil veya hisse senedi yatırımını aşabilir.
Bizim altın ve hisse senetleri için temel seçim ilkemiz "Ekonomik büyüme döneminde hisse senedi, ekonomik duraklama döneminde altın"dır. Daha sağlam bir tahsis yöntemi, yatırımcıların kişisel risk toleranslarına ve yatırım hedeflerine göre hisse senetleri, tahviller, altın gibi yatırım ürünlerinin oranını belirlemeleridir.
Ekonomik ortam iyi olduğunda, işletmelerin karlılık beklentileri olumlu olur ve hisse senetleri genellikle buna bağlı olarak yükselir. Buna karşılık, piyasada "sabit gelir" olarak sınıflandırılan tahviller gibi varlıklar pek ilgi görmez. Değer koruma ve riskten korunma aracı olarak altın ise gelir sağlamadığı için benzer şekilde yatırımcılar tarafından pek tercih edilmez.
Buna karşın, ekonomik durgunluk dönemlerinde şirket kârları düşerken, hisse senetleri yatırımcılar tarafından daha az ilgi görür. Bu durumda, altının değer koruma özelliği ve tahvillerin sabit getiri özellikleri daha cazip hale gelir.