Bilge sözler, benim sakladığım ruh çorbası

Bu filozofların sözlerini okurken gülmeden edemedim. Eski bir düşünce olduğu açık ama modern insanın kalbine iğne gibi batıyor. Bazen bu adamların insanı çok yaraladığına inanıyorum ama yine de bir kez daha onların bilgeliğini tatmaktan kendimi alamıyorum.

Sokrates, "İyi bir şekilde yaşamak amaçtır" dedi, bu söz kulağa basit geliyor ama uygulanması oldukça zor. Her gün iş, sosyal medya ve kripto para birimlerinin durumundan boğuluyorum, "iyi bir şekilde yaşamak" aklıma bile gelmiyor. Daha da acı olanı, "kendi ihtiyaçlarını bilmek, bir insanın bilgelikidir" sözü. Dolabımda biriken kıyafetlere ve sürekli takip ettiğim sanal para birimlerinin dalgalanmalarına bakınca, ne kadar bilgisiz olduğumu anlıyorum.

Platon'un "Yetişkinler ışığı görmekten korkar" sözü gerçekten yürek burkuyor. Bazı gerçekleri neredeyse görmeye başladığımda hemen kendime kaçış bahanesi buluyorum. Piyasanın çökmesi gerektiğini bildiğim kaç kez oldu ama yine de şansla kaybetmemek için direndim. Bu da gerçeği görme korkusu değil mi?

Beni en çok etkileyen Kant'ın şu sözü: "Özgürlük, ne istersen yapma özgürlüğü değil, ne yapmamayı öğrendiğinde yapmama özgürlüğüdür." Gerçek özgürlük serbest bırakmak değil, hayır diyebilme yeteneğine sahip olmaktır! Kaç kişi grupların etkisiyle içeri girdi ve zarar etti, sadece piyasaya hayır demeye cesaret edemedikleri için.

Nietzsche dedi ki: "Hiç dans etmediğin her gün, hayata bir ihanet." Bu sözü telefonumun duvar kağıdı yaptım ama dürüst olmak gerekirse, yıllardır dans etmedim. Her gün sadece K çizgi grafiğine bakıyorum, bir alım veya satım fırsatını kaçırmaktan korkuyorum. Bu yaşam değil, açıkça piyasaların peşinden sürüklendiğim bir durum.

Schopenhauer'ın "Yeterli bir yalnızlık olmadan, iç huzuruna sahip olmak mümkün değildir" sözü, bu gürültü dolu kripto dünyasında özellikle anlamlı. Herkes çeşitli KOL'ler ve sosyal medya tarafından bombardımana tutulurken, kendi iç sesini dinlemeyi unutmuyor mu?

Açıkçası, bu filozoflar bugün hayatta olsalardı, muhtemelen kripto para alımına karşı koyamazlardı. Ancak kesinlikle bizden daha iyi bir şekilde ne zaman işlem yapacaklarını ve ne zaman pozisyonlarını kapatacaklarını biliyorlardı. Sonuçta, düşünmek onların güçlü yönüydü, körü körüne takip etmek değil.

Bir gün yaşlanacağımızı düşünelim, o zaman bu hayatta sadece sanal sayılarla mı dönüp dolaştığımız için pişmanlık duyacak mıyız? Hegel "İnsan düşünce ile ayakta durur" dedi, acaba dik durup kendimize ne istediğimizi tekrar düşünmemiz gerekmiyor mu?