Son otuz yılda, uluslararası finansal sistem önemli bir dönüm noktasına ulaştı. En son veriler, dünya genelindeki Merkez Bankası forex rezervlerinde altının payının ilk kez ABD tahvillerini aştığını gösteriyor. Bu olgu, küresel ekonomik dengelerdeki derin değişiklikleri yansıtmakta; ülkeler, dolara olan bağımlılıklarını azaltmak ve risklerini çeşitlendirmek için varlık dağılımı stratejilerini gerçek eylemlerle ayarlamaktadır.

1971'de Bretton Woods sisteminin çöküşünden bu yana, altın ve Amerikan tahvillerinin uzun vadeli performans farkı giderek belirginleşiyor. Altının yıllık bileşik getiri oranı %9 civarında iken, Amerikan tahvilleri sadece %5 civarındadır. Bu uzun vadeli biriken getirilerdeki fark, kaçınılmaz olarak doların küresel rezerv para birimi olarak konumunu zayıflatmaktadır.

Eğer doların hakim olduğu uluslararası para sistemi gerçekten sona ererse, altın muhtemelen yeniden küresel uzlaşma için önemli bir arac haline gelecektir. Bu durumda, altın fiyatları gram başına 3000 dolar veya daha yukarı çıkabilir, yeni bir referans varlığı ortaya çıkana veya dünya ekonomik düzeni yeniden yapılandırılana kadar.

Ancak, Amerika Birleşik Devletleri açıkça hegemonya pozisyonunun zayıflamasını izlemeyecek. Dolar ve ABD tahvillerinin egemenliğini sürdürmek için, Amerika Birleşik Devletleri stabilcoin ve kripto para alanında yeni bir 3.0 finansal sistemi inşa edebilir. Bu, Bretton Woods sistemi sonrası uluslararası finansal düzenin bir başka büyük mücadelesi olacaktır.

Bu büyük bağlamda, geleneksel finans sisteminde altın değer kazanırken, Bitcoin gibi dijital varlıklar da yeni finans alanında eş zamanlı olarak güçlenebilir. Bu, eski ve yeni finans dünyalarının paralel gelişim eğilimini yansıtmaktadır.

Ancak, dikkat edilmesi gereken bir nokta var; uzun vadeli trend böyle olabilir, ancak kısa vadede piyasa hala kendi içsel döngüsel dalgalanmalarını takip edecektir. Yatırımcılar karar verirken, hem büyük trendleri kavramalı hem de kısa vadeli piyasa dinamiklerine dikkat etmelidir.