Üretken AI’nin Ekonomik Potansiyeli: Bir Sonraki Üretkenlik Sınırı

McKinsey’nin en son yayımladığı önemli rapor, üretken yapay zekanın gelişim hızının beklentilerin çok üzerinde olduğunu, ekonomik ve sosyal etkilerinin ise hayal edilenden daha hızlı ve derin olacağını belirtmektedir. Rapor, yapay zekanın insan seviyesine ulaşma zamanının 2030’dan önce olabileceğini öngörüyor; bu da 2017 tahminlerinden çok daha iyimser.

Üretken AI, yaşamımızın her alanına sızmış durumda. Önceden yalnızca belirli alanlarla sınırlı olan AI uygulamalarından farklı olarak, AlphaGo’nun Go’daki başarıları gibi, günümüzde ChatGPT, Copilot ve Stable Diffusion gibi üretken AI araçları, herkesin kullanımına açık popüler araçlar haline gelmiştir. Bu araçlar, yaratım, çizim, belge işleme gibi alanlarda inanılmaz yetenekler sergilemekte ve performansları hızla artmaktadır.

Rapor, üretken yapay zekanın ekonomik etkilerini iki açıdan analiz etti:

1. Şirket uygulama senaryolarının analizi: Rapor, 16 farklı iş fonksiyonunu kapsayan 63 üretken AI uygulama senaryosu belirlemiştir. Kapsamlı bir şekilde uygulanırsa, her yıl ekonomiye 2.6 trilyon ile 4.4 trilyon dolar arasında fayda sağlayabilir.

2. Meslekler Üzerindeki Etki Analizi: Uzmanlar, üretken yapay zekanın yaklaşık 850 meslek üzerindeki potansiyel etkisini simüle etti ve bunun küresel ekonomide 2100’den fazla iş görevini yerine getirme yeteneğini tahmin etti. Sonuçlar, üretken yapay zekanın her yıl küresel ekonomiye 6.1 trilyon ila 7.9 trilyon dolar toplam fayda sağlayabileceğini göstermektedir.

Belirli işlevsellik açısından, müşteri yönetimi, pazarlama ve satış, yazılım mühendisliği ve Ar-Ge gibi dört işlev, jeneratif AI uygulama senaryolarının toplam değerinin yaklaşık %75’ini oluşturmaktadır. Buna karşılık, imalat sanayi ve tedarik zinciri gibi alanların potansiyel değeri daha düşüktür.

Sektör açısından bakıldığında, perakende sektörü (otomobil bayileri de dahil) pazarlamayı ve müşteri operasyonlarını iyileştirerek yaklaşık 3100 milyar dolar ek değer elde edebilirken, yüksek teknoloji sektörünün değeri esasen yazılım geliştirme hızını ve verimliliğini artırmaktan gelmektedir.

Rapor ayrıca, üretken AI’nın bilgi temelli işlerdeki etkisinin en büyük olduğunu, özellikle karar alma ve işbirliği faaliyetlerini içerdiğini belirtti. Uzmanlık otomasyonunun potansiyeli 34 puan artarken, yönetim ve yetenek geliştirme otomasyonunun potansiyeli 2017’deki %16’dan 2023’te %49’a yükseldi.

Bu teknolojik devrimle karşı karşıya, rapor tüm paydaşları aktif bir şekilde yanıt vermeye çağırıyor. İşletme liderleri, üretken AI’nın potansiyel değerinden nasıl yararlanacaklarını düşünmeli ve aynı zamanda riskleri yönetmelidir; hükümet karar vericileri, buna uygun işgücü politikaları ve düzenleyici çerçeveler oluşturmalıdır; bireyler ise üretken AI’nın getirdiği kolaylıklar ve etkiler arasında nasıl bir denge kuracaklarını düşünmelidir.

Genel olarak, bu rapor, üretken AI’nın sosyoekonomik üzerindeki önemli etkilerini kapsamlı bir şekilde analiz etmekte ve bu teknolojinin önümüzdeki on yıl içinde getirebileceği büyük değişimleri vurgulamaktadır.