Son zamanlarda borsanın topluluk tartışmalarını takip ederken, aniden bir olguyu fark ettim: ekranlar 2000 sonrası doğan traderlarla dolu.
Bu oldukça ilginç bir durum. Bilmek lazım ki, beş-altı yıl önce bu ortam hala 85 ve 90 kuşağının egemenliğindeydi, şimdi ise tamamen farklı bir hava esiyor.
Öncelikle 80 sonrası kuşağı ele alalım. Onların şansı aslında oldukça karmaşık—internetten çıkan büyük patlamayla birlikte erken dönem avantajlarından yararlandılar. Ama evlenip, ev almak istediğinde? Ekonomik büyüme yavaşlamaya başladı, konut fiyatları hızla yükseldi. Kripto piyasasına giren 80 sonrası, çoğu ev kredisiyle, çocuk bakımıyla uğraşıyor; her işlemde dikkatli olmak zorunda. Kaybetmek yok, gerçekten kaybetmek istemiyorlar.
90 sonrası kuşak ise? Maddi koşulları önceki nesile göre çok daha iyi, ama onların toplumda adım attığı yıl, büyüme dönemi neredeyse sona ermişti. Rekabet ne kadar şiddetli? Geleneksel sektörlerin sınırları net, sıyrılmak için şansa bel bağlamaktan başka çare yok. Birçok 90 sonrası önce istikrarlı bir iş bulup, sonra boş zamanlarını kripto yatırımlarına ayırıyor. Ama sorun şu ki—genellikle araba kredisi, kredi kartı borçlarıyla yüklüler, büyük risk alamazlar.
00 sonrası ise bambaşka.
Onların büyüme ortamı: pandemi dünyayı yeniden şekillendirdi, ekonomik kurallar yeniden yazıldı, geleneksel yolların getirisi hızla düştü. "İstikrarlı iş" artık onların gözünde bir inanç değil, çünkü çok fazla belirsizlik gördüler. En önemlisi—henüz ağır borçlar yüklenmediler.
İlk sermayeyi kaybetmek? O zaman başlangıca dönmek gerek. Ama ya bir fırsatı yakalarsalar? Hayatlarının rotası tamamen değişebilir.
Bu "kaybetmeye hazır olma" tutumu, tam da kripto piyasasının temel mantığıyla örtüşüyor. 90 sonrası aylık giderlerini hesap ederken, 00 sonrası büyük miktarda meme coin alıp, DAO yönetimine katılıp, dalgalanmalarda kendi fırsatlarını arıyor. Sıfıra düşmekten korkmuyorlar çünkü başlangıç noktaları zaten düşük.
Dürüst olmak gerekirse, her nesil piyasaya ilk girişinde eleştirilmiş.
Birkaç yıl önce, 80 sonrası 90 sonrası kuşağı "spekülatör" diye suçlamıştı; değer bilmiyorlar, sadece yükselişi yakalamaya ve satmaya çalışıyorlar diye. Şimdi ise 90 sonrası, 00 sonrası kuşağını "teknik bilmiyor, sadece boş coinlerle oynuyor" diye alay ediyor. Ama kripto piyasasının gerçeği nedir? Bu piyasa sadece "bilgili" olanlara değil, aynı zamanda "risk almaya cesaret edenlere" ödül verir.
Bir nesil eski dünyanın kurallarına artık inanmadığında, kaos içinde kendi yolunu çizmeye istekli olduğunda—işte o zaman cevap kendiliğinden ortaya çıkar.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
14 Likes
Reward
14
5
Repost
Share
Comment
0/400
MEV_Whisperer
· 11-11 12:31
Şimdi ve gerçeklik arasında sadece bir all in kaldı.
Son zamanlarda borsanın topluluk tartışmalarını takip ederken, aniden bir olguyu fark ettim: ekranlar 2000 sonrası doğan traderlarla dolu.
Bu oldukça ilginç bir durum. Bilmek lazım ki, beş-altı yıl önce bu ortam hala 85 ve 90 kuşağının egemenliğindeydi, şimdi ise tamamen farklı bir hava esiyor.
Öncelikle 80 sonrası kuşağı ele alalım. Onların şansı aslında oldukça karmaşık—internetten çıkan büyük patlamayla birlikte erken dönem avantajlarından yararlandılar. Ama evlenip, ev almak istediğinde? Ekonomik büyüme yavaşlamaya başladı, konut fiyatları hızla yükseldi. Kripto piyasasına giren 80 sonrası, çoğu ev kredisiyle, çocuk bakımıyla uğraşıyor; her işlemde dikkatli olmak zorunda. Kaybetmek yok, gerçekten kaybetmek istemiyorlar.
90 sonrası kuşak ise? Maddi koşulları önceki nesile göre çok daha iyi, ama onların toplumda adım attığı yıl, büyüme dönemi neredeyse sona ermişti. Rekabet ne kadar şiddetli? Geleneksel sektörlerin sınırları net, sıyrılmak için şansa bel bağlamaktan başka çare yok. Birçok 90 sonrası önce istikrarlı bir iş bulup, sonra boş zamanlarını kripto yatırımlarına ayırıyor. Ama sorun şu ki—genellikle araba kredisi, kredi kartı borçlarıyla yüklüler, büyük risk alamazlar.
00 sonrası ise bambaşka.
Onların büyüme ortamı: pandemi dünyayı yeniden şekillendirdi, ekonomik kurallar yeniden yazıldı, geleneksel yolların getirisi hızla düştü. "İstikrarlı iş" artık onların gözünde bir inanç değil, çünkü çok fazla belirsizlik gördüler. En önemlisi—henüz ağır borçlar yüklenmediler.
İlk sermayeyi kaybetmek? O zaman başlangıca dönmek gerek. Ama ya bir fırsatı yakalarsalar? Hayatlarının rotası tamamen değişebilir.
Bu "kaybetmeye hazır olma" tutumu, tam da kripto piyasasının temel mantığıyla örtüşüyor. 90 sonrası aylık giderlerini hesap ederken, 00 sonrası büyük miktarda meme coin alıp, DAO yönetimine katılıp, dalgalanmalarda kendi fırsatlarını arıyor. Sıfıra düşmekten korkmuyorlar çünkü başlangıç noktaları zaten düşük.
Dürüst olmak gerekirse, her nesil piyasaya ilk girişinde eleştirilmiş.
Birkaç yıl önce, 80 sonrası 90 sonrası kuşağı "spekülatör" diye suçlamıştı; değer bilmiyorlar, sadece yükselişi yakalamaya ve satmaya çalışıyorlar diye. Şimdi ise 90 sonrası, 00 sonrası kuşağını "teknik bilmiyor, sadece boş coinlerle oynuyor" diye alay ediyor. Ama kripto piyasasının gerçeği nedir? Bu piyasa sadece "bilgili" olanlara değil, aynı zamanda "risk almaya cesaret edenlere" ödül verir.
Bir nesil eski dünyanın kurallarına artık inanmadığında, kaos içinde kendi yolunu çizmeye istekli olduğunda—işte o zaman cevap kendiliğinden ortaya çıkar.