Uyanışın ilk aşaması sonsuz acıdır. Rahat yaşayanların iki türü vardır, biri cehalet içinde olanlar, diğeri ise büyük bir anlayışa ulaşanlardır. Birçok insan ortada sıkışıp kalır, hem gerçeği görür hem de gerçeği kavrayamaz, insanlar sadece kendi dünyalarında yaşayabilirler. Herkes yeni geldiğinde, ebeveynlerin kim olduğu, hangi tür bir ailede olduğu, hangi eğitimi aldığı, bunlar değiştirilemeyecek şeylerdir, sadece kabullenmek zorundasınız. Ebeveynleriniz ve aile eğitiminiz, geliştireceğiniz alışkanlıkları, kavramları, düşünceleri ve algıları belirleyecektir; bunların hepsine alt ton diyoruz. Alt tonunuz ve çevreniz, kaderinizi belirleyecektir. Görünüşte kendi irademizle hareket ediyormuşuz gibi görünüyoruz, ama aslında görünmez algoritmalar tarafından kontrol ediliyoruz. Uyanış dediğimiz şey, algoritmadan çıkıp, dünyanın ötesindeki dünyayı görebilmektir ve böylece mevcut düşünce alışkanlıklarınızı kırarak, eski yaşam alışkanlıklarınızı değiştirmektir.

Bu sırada acı da gelir, sanki bir domuz ahırındaki domuz gibidir, her gün yer, yatar, yatar, yer, her gün keyif içinde, ne kadar da mutlu, bir gün, Yeni Yıl yaklaşırken, dışarıdaki manzarayı gördü, kendi arkadaşlarının yiyecek haline geldiğini, aniden uyanmaya başladı, domuz hayatının anlamını düşünmeye başladı, yaşamak ne için, ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, yoksa benim domuz hayatım sadece büyüyüp şişmanlamak ve sonra yiyecek olmak için mi? Bu andan itibaren, bu domuz artık mutlu olamaz oldu, ne yiyebildi ne de uyuyabildi. Bizim algımızın ötesinde, başka bir dünya var.

Kaç kişi her gün anlamı olmayan şeyleri tekrarlıyor, anlamı sorgulamadan çalışırken, eğlenirken ve neşeyle geçinirken. Bir kez anlam arayışına girdiklerinde, sonunda sadece bir boşluk görebilirler. İnsanların merhamet olarak düşündüğü şey başkalarına yardım etmektir, ancak gerçek merhamet, gökyüzü yasalarına uymaktır, başkalarına rastgele yardım etmemektir. Çiçeklerin çiçek, ağaçların ağaç olmasına izin verin, acı çekmesi gereken acı çeksin, mutlu olması gereken mutlu olsun. Birçok kişi için, iyilik gördüğünde uyanmak sadece bir tür insana uygun, o da sezgi ve anlayışa sahip olan kişidir. Sadece gerçeği görmekle kalmayıp, gerçeği de aşmak gerekir; bu sadece bir illüzyon oyunu olduğunu bilseniz bile, oyuncunun işine odaklanıp oyunu iyi bir şekilde deneyimlemek mümkündür.

Bu mantık basit bir şekilde anlatılır, birçok insan da bunu anlar, ama yine de yapamaz. Eğer kendimizi gökyüzünün bakış açısından değerlendirirsek, hepimiz birer saman köpeğiyiz, varlığımız sadece bir doğal fenomen, sadece bir yolcu, tavuk kümesindeki tavuklar veya akvaryumdaki balıklarla hiçbir farkımız yok. Hayatın özü, son derece yalnız bir durumdur, senin dışında herkes senin NPC'ndir, onların ana görevi seni deneyimlemeye teşvik etmektir, bu bir tek oyunculu oyundur. Bu gerçeği kavradığında, etrafındaki herkesin ve başına gelen her olayın dolu dolu bir anlam taşıdığını fark edeceksin. Başkalarının bakışına, başkalarının görüşüne aldırış etmen gerekmiyor, başkalarının hisleri için, hayat boyu pişman olacağın bir karar vermek zorunda değilsin. Çünkü bu dünyada yalnızca sen varsın, ama bu, istediğin gibi davranabileceğin anlamına gelmiyor.

Oyunların kendi kuralları vardır, hata yaptıysanız cezasını çekmek zorundasınız, istediğinizi yapabilmek oyunların keyfidir. Karşılaştığınız zorluklar ve sıkıntılar, yalnızca oyunun daha eğlenceli olması içindir, hepsi bu. Bir oyunun son derece basit olduğunu düşünün, sürekli oynayacak mısınız? Sadece sizi acı çektirir. Örneğin, bir bulmaca oyunu; eğer her seferinde ilk seviyedeki kadar basitse, oyunu bırakmaz mısınız? Her oyunun bir mantığı vardır; eğer bu seviyeyi geçmeniz gerekiyorsa, bu sizin o seviyeyi geçme yeteneğiniz olduğu anlamına gelir, aksi takdirde böyle bir test verilmezdi. Seviyeler ne kadar zor olursa, geçtikten sonra ödüller o kadar büyük olur. Bu yüzden zor bir durumla karşılaştığınızda, sadece kötü yönünü mü düşünüyorsunuz? Tek oyunculu bir oyun oynar gibi hayatınızı deneyimlerseniz, her yerde sürprizler olduğunu göreceksiniz. Geçemediğiniz seviyelerle karşılaşsanız bile, sizi daha da cesaretlendirir. İster olumlu ister olumsuz bir durumda olun, bu sürecin tadını çıkarabilirsiniz; bundan daha anlamlı bir şey var mı? Eğer bir oyun tasarımcısıysanız, bundan daha eğlenceli bir oyun tasarlayabilir misiniz? Bu oyun hem gerçek hem de rüya gibi, insanı nasıl büyülemez ki?